36 yıllık mesleki kariyerinde ekonomi-finans, yatırım bankacılığı, sanayi alanında kamu ve özel sektörde adından söz ettiren işlere imza atan, başarılı kadın yöneticilerden Sevdil Yıldırım, 19 Ocak 2024’ten bu yana KITA Logistics’te CEO’luk görevini yürütüyor. “Kadın, ‘kollektif zekanın daha da önemli olduğu günümüz dünyasında çok daha başarılı bir lider olabiliyor; çünkü emekle ve sabırla yeşertmek, büyütmek, kollektifin menfaatini, kendi egosunun önüne koymak gibi ‘soft skill’ denilen yetkinlikleri kendi doğallığı içinde yerine getirebiliyor” diyen Yıldırım, kadınların kariyer yolculuğunun en karakteristik özelliklerini ise mesleki liyakat, yoğun emek ve kararlılık olarak özetledi.
Eğitim hayatınızdan, çocukken hayal ettiğiniz meslekten ve kariyer planlarınızdan bahseder misiniz?
Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İşletme Fakültesi mezunuyum. İş hayatına başladıktan sonra sırasıyla; ODTÜ Ekonomi Bölümü’nde master programını, London Business School Finans’ta master programını, Cambridge Üniversitesi’nde Sürdürülebilirlik ve Döngüsel Ekonomi Programı’nı ve son olarak Uluslararası Fonksiyonel Tıp Akademisi Koçluk Programını tamamladım. Çocukken kariyer planım, annem ve babam gibi bankacı olmamaktı. Tabii bu sonrasında tebessümle baktığım güzel bir hatıra olarak kaldı. Zira üniversite yıllarımı yaşadığım ve ekonomide büyük yeniden yapılanmaların yaşandığı 1980’ler ile finansal sektörün serpildiği 1990’lar, sermaye piyasaları ve yatırım bankacılığı mesleğinin cazibesini çok arttırmıştı.
Küçükken belirgin bir meslek düşündüğümü hatırlamıyorum ancak; Almanya’da bankacı olan amcamın kardeşime hediye getirdiği ve o tarihlerde Türkiye’de eşi benzeri ne oyuncak ne de gerçeğinde olmayan, güzelim tırlarla çok iyi oynadığımı hatırlıyorum. Evimizdeki yol desenli Türk halılarının üzerinde çok tır park etmişliğim, sevkiyat yapmışlığım vardır (burada gülüyor). Keza içinde alım-satımın, gıda ticaretinin olduğu oyunları çok severdim.
Her zaman uluslararası konulara, takım sporlarına, halk danslarına çok ilgim olmuştur. Genelde derslerinde hep çok başarılı ve takdirname getiren bir öğrenci oldum. Lise çağına geldiğimde matematik ve fizik açık ara en çok keyif aldığım alanlar olduğu için, bilgisayar mühendisi olmayı düşünürken ÖYSS sisteminin o tarihlerdeki azizliği ile yüksek puanla ODTÜ İşletme’ye girdim. Sonrasından da hem okulumu hem de mezuniyet sonrası mesleğimi çok sevdiğim için bu alanda devam ettim.
KAMU VE ÖZEL SEKTÖRDE 36 YIL
İş hayatında kariyer basamaklarını nasıl tırmandınız?
ODTÜ İşletme’yi bitirmeden önceki son dönemimde, ekonomi alanında ve kamu sektöründe çalışmaya karar vermiştim. Aylarca süren hazırlık süreçlerinin ardından, günlerce ve çok aşamalı olan sınavlardan geçerek girebildiğiniz Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu, liyakat ve mesleki mükemmeliyet tarafı ağır basan bir kurumdu. Aynı dönemde Merkez Bankası Para Piyasası sınavlarından da başarıyla geçmiştim; ancak tercihim Sermaye Piyasası Kurulu oldu. Yoğun bir tempoyla geçen mesleki hayatım da böylece başlamış oldu.
Her bir aşamasında teknik donanım ve liyakatın ana kıstas olduğu 36 yıla yakın mesleki hayatımın yarısından fazlası, önce devlette sonra da özel sektörün yerli ve yabancı lider kuruluşlarında sermaye piyasaları ve yatırım bankacılığı tarafında geçti. Türkiye’den ve ABD’den yatırım kuruluşlarının üst düzey yöneticiliğini yaptığım yatırım bankacılığı dönemimden sonra, gıda, MDF, cam başta olmak üzere imalat sanayii ve tüketici malları sektörlerinde, havacılık ve lojistik gibi hizmet sektörlerinde, yenilenebilir enerji gibi altyapı sektörlerinde, girişim sermayesi ve gayrimenkul yönetimi gibi yatırım sektörlerinde, yerli ve uluslararası sermayeli şirketlerin üst düzey yöneticiliklerini yaptım. Direktör, koordinatör, genel müdür yardımcılıklarımın yanı sıra çoğunluğu halka açık şirketler olmak üzere sektöründe lider kuruluşlarda Yönetim Kurulu Üyeliklerim ve CEO görevlerim de oldu.
LİYAKATIN VE YETENEĞİN ÖNEMİ ARTTI
Kadın yönetici olmanın kolay ve zor yanları neler?
Kadın olmanın iş hayatındaki zorluklarını izah etmek için kitaplar yazılabilir. Benim burada, daha sistematik vurgulamak isteyeceğim birkaç husus var. Birincisi; rasyonel yönetime inanan, değer yaratmak isteyen kurum ve kuruluşlar, mesleki liyakata bakar. Sözde değil özde bunu en iyi uygulayanlar, benim mesleki hayatımın ilk yıllarında ekonomi ve finans alanında farklılaşmış kamu ve özel sektör kuruluşlarıydı. Zamanla artan piyasa rekabeti, uluslararasılaşma/küreselleşmenin ve teknolojik gelişiminin de etkisiyle, rasyonel yönetime kayış sanayi ve hizmetler sektörünün diğer kesimlerinde de ciddi bir ihtiyaç olarak belirdi. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da yaşanan peş peşe krizler, teknik donanım, duygusal zeka ile finansal yönetim ve risk yönetiminin öneminin yanısıra, piyasalardaki öngörülemezlik arttırdıkça hem liyakatın önemi arttı hem de masaya farklı yetkinliklerde olanların getirilmesine ihtiyaç daha belirginleşti. Bu durum da, kadınların işgücüne ve karar verici süreçlere katılımında bir farkındalık yarattı.
Kadın yönetici olmanın zor yanlarından biri; öncelikle bu noktaya gelebilmek için karşı karşıya kaldığınız engelleri aşabilmek için verdiğiniz mücadele, harcadığınız ekstra emek ve mesai. Ancak, tüm bunları dirayetle yerine getirip engelleri aştığınızda, aslında sizinle aynı pozisyona gelen bir erkek yöneticiden çok daha fazla yetkinliği bir arada barındırabilir hale gelmiş oluyorsunuz.
Kadın yönetici olmanın bir diğer zorluğu, toplumun stereotiplere göre yargılama eğilimi. Bugün gelişmiş ekonomilerde bile hala sadece şirketlerde değil, normal toplumsal hayatta bile kadın kimliğinizi, sizin mesleki yetkinliklerinizin önünde görebiliyorlar. Dünya Bankası vb uluslararası kuruluşların araştırmalarında da raporlandığı üzere, kadın yönetici çoğu kez kendisi ile aynı işi yapan erkek yöneticiyle aynı maddi imkanlara sahip olamayabiliyor. 15 yıl kadar önce bu konularda bir kadın yöneticinin yakınması bile, toplumun çok rağbet göstermediği bir konuydu. Ancak uluslararası araştırmalar, çalışmalar lider kuruluş ve kişilerce paylaşıldıkça, Harvard gibi dünya çapında üniversiteler bu konuya ilgi gösterdikçe, kadın yöneticilerin karşı karşıya kaldıkları adil olmayan muamele daha fazla gün yüzüne çıkar oldu.
Kadın yönetici olmanın kolay yönlerinden biri; bilimsel çalışmalarla da kanıtlandığı üzere kadınların empati duygusunun yüksek olması. Tabii genel için konuştuğumuzu vurgulamam lazım; kişi bazında bu durum farklılık gösterebiliyor. Kadınların dil ve iletişim yetkinliklerinin de daha iyi olması, anaç ruhları, takım çalışması ve kapsayıcılık gerektiren durumlarda çözümü çok kolaylaştırabiliyor. Kadın, “kollektif zeka”nın daha da önemli olduğu günümüz dünyasında çok daha başarılı bir lider olabiliyor; çünkü sadece kendi başarısına değil tüm ekibin başarısına odaklanabiliyor. Kadın, “binlerce yıl öncesindeki tarlayı sürer gibi emekle ve sabırla yeşertmeyi, büyütmeyi”, “kollektifin menfaatini”, kendi egosunun önüne koyabiliyor. Günümüz dünyasında “soft skill” denilen bu yetkinlikleri kadın lider doğallığı içinde yerine getirebiliyor.
Kadınların kariyer yolculuğunda “cam tavan” kavramını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kadınların kariyer yolculuğunda, gerek toplumsal şartlanmalar gerekse de iş dünyasının “boys club” şeklinde daha çok erkek egemen olması, farklı yetenek ve yetkinliklere karşı kapalılık, şahsa ve soya dayalı sermaye yapıları, fırsat eşitsizlikleri veya değer eşitsizlikleri olarak karşısına çıkıyor. Şirketler rekabetçi koşullar karşısında yetkinlikleri zenginleştirerek kurumsallaştıkça “cam tavan”, azimli ve kararlı kadın yöneticilerce kırılabiliyor. Ancak, her halükarda bu süreç çok büyük fedakarlıklarla gerçekleşiyor. Kadın yöneticinin oldukça meşakkatli olabilen kariyer yolculuğunda, ailesi ve yakın çevresinden destek alabilmesi çok önemli. Çalışan ve yöneten kadın, “kadınlığından” vazgeçmek zorunda değil; çok iyi bir eş ve anne olma şansını kaybetmek zorunda değil. Ancak, kimi zaman toplumun kolaycılığından kimi zaman eğitim ve farkındalık seviyesinin düşüklüğünden, kadın yönetici, zaten belli noktalara gelebilmek için ekstra emek, beyin, saat, dirayet koyması yetmiyormuş gibi, bir de toplumsal yargılamalarla karşılaşabiliyor. Bu konuda sosyolojik açıdan anlatılabilecek çok şey var, bir makaleye sığmayabilir…
‘ÇÖZÜMLER DE SORUNLAR GİBİ ÇOK YÖNLÜ’
Nasıl bir yöneticisiniz?
Kadın erkek demeden liyakata, yetkinliklere, adalete ve iyi niyete çok önem veren bir yöneticiyim. Çalışma arkadaşlarım empati duygumun çok yüksek olduğunu söylerler. Stratejik ve analitik düşünmeye, değer yaratmaya, mikroyu da makro kadar iyi yönetmeye önem veren bir yapım var. Takım çalışmasını, kollektif faydayı öne çıkarırım; benim için olmazsa olmaz “kollektifin menfaati” için takımın en yüksek performansı gösterebilecek bir noktaya getirilmesidir. Olaylara ve sorunlara çok yönlü yaklaşmaya çalışırım, ama sonunda kararlılıkla hareket ederim. Riski erken teşhis etmeye, kriz yönetimi becerisine, büyüme fırsatlarını iyi değerlendirebilmek kadar önem veririm. Farklı yetkinliklere ve bakış açılarına açığım, ama prensiplere önem veririm. Genelde iyi bir dinleyici olmaya, kök sebebe inmeye, süreç analizlerine, kaynakları verimli kullanmaya ve yaratıcılığa çok önem veririm. Çözümlerin de sorunlar gibi çok yönlü olabileceğini düşünürüm.
Ekonomi-finans, yatırım bankacılığı, sanayiden sonra lojistik dünyasına nasıl adım attınız?
Lojistik sektörüyle ilk kez bir araya gelişim, aslında yatırım bankacılığım döneminde, Türkiye devletinin ilk kez başlattığı liman özelleştirmeleri sayesinde oldu. Genel Müdür Yardımcısı olduğum Yapı Kredi Yatırım’da önce Mersin Limanı özelleştirmesinde, sonrasında da İzmir Limanı özelleştirilmesi projelerinde yerli ve yabancı stratejik yatırımcıların danışmanı olarak görev yaptım. O tarihlerde, henüz özel liman olmadığı için, birlikte çalıştığım yerli ve yabancı stratejik yatırımcılardan çok şey öğrendim. Daha sonrasında, üst düzey yönetici olduğum bir holding, hali hazırda da soğuk hava taşımacılıkta lider konumda olan bir firmanın stratejik ortağıydı ve bu firmanın finansal büyüme süreçleriyle ilgili kurumsal finansman çözümlerinde rol aldım. Yine aynı holdingin yatırım şirketinde köprü ve karayollarının özelleştirilmesine talip olduk. O tarihte dünyanın 2. büyük altyapı projesi olan bu özelleştirmede, Proje Lideri olduğum konsorsiyum ihaleyi kazandı; daha sonrasında iptal edilmiş olsa da, bu vesileyle dünya çapında çok değerli teknik danışmanlarla lojistik sektörü üzerine çok kıymetli çalışmalar yaptım. CEO olarak görev yaptığım yoğun ithalat ve ihracat yapan MDF ya da yurt içi dağıtımları da yoğun olan gıda şirketlerinin lojistik çözümlerini büyük ölçüde iç bünyede gerçekleştiriyor olması, lojistik sektörüne her zaman yakın olmamı gerektirdi.
Ocak 2024’te, lojistik sektörümüzün köklü kuruluşlarından Kıta Logistics’in kurumsallaşarak büyüme yolculuğuna katıldım. Kara, hava, deniz nakliyede tüm kıtalarda, Türkiye’nin dış ticaretine katkı sağlayan Kıta Logistics’in CEO’su olarak, çok sayıda kadın yönetici ve çalışanla bir arada değer yaratacak olmaktan hem cinslerim adına çok memnunum.
‘KADIN İÇİN YENİ PROJELERİMİZ OLACAK’
Kıta Logistics’in kadına ve erkeğe fırsat eşitliği sağlayıp, liyakat bazında değer yaratmayı ödüllendiren, kadının toplumsal konumunun güçlendirilmesine değer veren bir kurum olduğunu belirten Sevdil Yıldırım, şunları aktardı: “Kıta Logistics olarak, ciromuzun neredeyse tümü dış ticaret; bu nedenle müşterilerimizin güvenilir ve tercih edilen çözüm ortağı olarak uluslararası standartlarda düşünmek ve iş yapmak durumundayız. Hali hazırda, şirket içinde kadın-erkek yoğunluğunun yüzde 50’ye yüzde 50’li mertebesinde ve oldukça dengeli diyebiliriz. Sadece uzman düzeyinde değil, CEO olarak benim konumum yanı sıra çok sayıda üst düzey ve orta kademe kadın yönetici var; onlarla çok gurur duyuyorum. Kadın çalışan ve yönetici oranında, sadece Türkiye değil, küresel rakiplerimize de örnek teşkil etmek için yeni projelerimiz olacak. Küresel ticarette fark yaratabilmek için; kadınların titizliği, kapsayıcılığı, risk ve nakit yönetimi, duygusal zekâsı, kaynak verimliliği ve yaratıcılığı ile hayata geçireceğimiz çok güzel projeler var. Tüm bunları kadın-erkek elbirliğiyle, KITA olarak yapacağız.”
‘GELİŞİMİN ÖNÜNDE DURULAMAZ!’
Sevdil Yıldırım, Türkiye’de kız çocuklarının nitelikli eğitime erişim koşullarında, coğrafik ve kültürel farklılıklar olduğunun yadsınamaz bir gerçek olduğunu söyledi. “Kariyer yolculuklarında ise, dünden çok daha bilinçli, farkındalıkları yüksek olarak iş hayatına katılan; mesleki ve kişisel gelişimlerine, topluma kattıkları değere, estetik görünümlerinden az kalmayacak şekilde değer veren, hayatına tutkuyla sarılan kadınları görmekten çok büyük keyif alıyorum” diyen Yıldırım, karşılaşılan tüm dirençlere rağmen, gelişimin önünde durulamayacağını vurguladı. İş hayatında kadınların giderek güçlendiğini ve güçlendikçe de topluma daha fazla değer kattığını ifade eden Yıldırım; ekledi: “Türk kadınını tarihin karanlığından kurtaran Atamız başta olmak üzere, cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele etmiş, kadınların hayata aydınlık bir yüzle bakması için zamanına ve arkadan gelenlere örnek olmuş, kadın/erkek tüm aydın insanları sevgi ve saygıyla anıyorum.”
sales@kitalogistics.com
germany@kitalogistics.com
almadm@kitalogistics.com
cis@kitalogistics.com